Moda, sadece ne giydiğimizle ilgili değildir; aynı zamanda kim olduğumuz, nasıl hissettiğimiz ve içinde bulunduğumuz dönemin sosyo-kültürel yapısı hakkında ipuçları veren güçlü bir ifade biçimidir. Yüzyıllar boyunca moda, insanların yaşam biçimlerine, toplumun değer yargılarına, teknolojik gelişmelere ve sanat akımlarına göre evrilmiştir. Bugün sokakta gördüğümüz bir pantolonun, bir ceketin ya da bir şalın bile tarihsel bir geçmişi, kültürel bir bağlamı vardır.
Moda kavramı, aslında Antik Mısır, Yunan ve Roma gibi uygarlıklarda bile önemliydi. Antik Mısır'da giyim, toplum içindeki statüyü yansıtırken, kullanılan keten kumaşlar sıcak iklime uygundu ve hem estetik hem de işlevseldi. Yunan kadınları ise zarif ve dökümlü peploslar giyerdi; bu kıyafetler bedenin doğal hatlarını öne çıkararak dönemin ideal güzellik anlayışını temsil ederdi. Roma’da toga gibi kıyafetler sosyal hiyerarşinin sembolüydü; kimin ne giyeceği yasalarla dahi belirlenmişti.
Orta Çağ'da modada işlevsellik ön plandaydı. Kadınlar daha çok uzun, kapalı giysiler tercih ederdi çünkü hem dini kurallar hem de kırsal yaşamın gereklilikleri böyle gerektiriyordu. Ancak soylu sınıfa ait kadınlar, gösterişli kumaşlar, nakışlar ve altın ipliklerle süslenmiş kıyafetler giyerek sınıfsal ayrımı net biçimde ortaya koyarlardı.
Rönesans döneminde ise modada büyük bir devrim yaşandı. Avrupa’da sanatın ve bireyselliğin ön plana çıkmasıyla birlikte giyim de bir sanat formuna dönüştü. Kadınlar kabarık etekli elbiseler, korseler ve işlemeli kumaşlar kullanmaya başladı. Kumaşlar, renkler ve desenler zenginliği temsil ediyordu. Kadının toplumdaki yeri hâlâ sınırlı olsa da, kıyafetleri onun zarafetini, asaleti ve yer yer sahip olduğu gücü yansıtıyordu.
Bu dönemde kadın giyimi de ciddi dönüşümler yaşadı. Krinolin adı verilen devasa etekler, kadınların hareket kabiliyetini kısıtlasa da dönemin estetik anlayışına uygundu. Ancak zamanla daha pratik ve rahat stiller ön plana çıktı. 20. yüzyılın başlarında Coco Chanel gibi tasarımcılar kadınlara pantolon giyme özgürlüğünü tanıdı ve kadın modası ilk kez gerçekten özgürleşmeye başladı.
1920’lerde flapper tarzı, kadınların geleneksel rollere karşı başkaldırısının sembolüydü. Kısa saçlar, diz üstü elbiseler, sigara içen ve dans eden kadın figürü, özgürlük arayışının moda üzerindeki yansımasıydı. 1950’lerde Christian Dior’un “New Look” akımı ile kadınlar yeniden ince belli, feminen silüetlere döndü. 1960’lar ise mini eteklerle adeta bir devrimdi.
1970’lerde bohem ve hippi stilleri özgürlük ve bireysellik temasını işlerken, 80’ler güç giyimi (power dressing) kavramını doğurdu. Omuz vatkaları, blazer ceketler ve ciddi silüetlerle kadınlar iş dünyasında varlık göstermeye başladı. 1990’lar ve 2000’ler ise modada çeşitliliğin arttığı, minimalizmden maksimalizme her akımın yan yana var olabildiği yıllardı.
Bugün moda, daha önce hiç olmadığı kadar kişisel bir hal aldı. Kadınlar artık trendleri takip etmekle kalmıyor, kendi tarzlarını yaratıyor. Moda; sosyal medya, hızlı tüketim kültürü ve bilinçli tüketici davranışlarıyla şekilleniyor. Sürdürülebilirlik, etik üretim ve beden olumlama gibi kavramlar, modern kadının giyim tercihlerini doğrudan etkiliyor.
Günümüz kadını hem konforlu hem de şık olmak istiyor. Oversize ceketler, dökümlü pantolonlar, pastel tonlar ve çok yönlü parçalar artık dolapların vazgeçilmezleri arasında. Aynı zamanda bir kombinde geçmişin romantizmini, günümüzün minimalizmini ve geleceğin vizyonunu bir araya getirmek de mümkün hale geldi.
İşte tam da bu noktada, modern kadınların ihtiyaçlarını ve stil arayışlarını anlayan bir marka olarak Şehri Stil devreye giriyor. Moda tarihinden ilham alan ama çağın ruhunu da yakalayan koleksiyonlarıyla Şehri Stil, kadınların hem günlük yaşamda hem özel günlerde şıklığı yakalayabilmesini sağlıyor.
Zamansız parçalar, kaliteli kumaşlar ve özgün tasarımlarla şekillenen ürünler; kadınlara kendi stillerini yaratmaları için ilham veriyor. İster klasik ister modern, ister sade ister gösterişli bir tarzınız olsun; Şehri Stil, her kadının dolabında yer bulabilecek parçalar sunuyor.
Moda geçmişten bugüne bir yolculuksa, Şehri Stil de bu yolculuğun bugünkü duraklarından biri. Kendini ifade etmenin, görünür olmanın ve şıklığı yaşam biçimi haline getirmenin en zarif yollarından biri.